TÜRK-İŞ Kasım 2025 Açlık ve Yoksulluk Sınırını Açıkladı
TÜRK-İŞ’in Kasım 2025 verileri, açlık ve yoksulluk sınırının rekor seviyelere yükseldiğini ortaya koydu. Dört kişilik ailenin açlık sınırı 29 bin TL’yi aşarken, yoksulluk sınırı 97 bin TL’ye dayandı. Mevcut asgari ücret ile yaşam maliyeti arasındaki fark giderek büyüyor.
TÜRK-İŞ, Kasım 2025 dönemine ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını yayımladı. Rapora göre, çalışanların yaşam koşullarındaki bozulma hız kesmeden sürüyor.
Araştırmada, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcamasının (Açlık Sınırı) 29.828 TL’ye yükseldiği belirtildi. Gıda dışındaki zorunlu giderler olan kira, ulaşım, giyim, ısınma, eğitim ve sağlık masraflarının da eklenmesiyle yoksulluk sınırı 97.159 TL olarak hesaplandı.
Raporda, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyetinin 38.752 TL olduğu belirtildi. Buna karşın mevcut asgari ücretin 22.104,67 TL seviyesinde kalması, tek bir kişinin yaşama maliyeti ile aldığı ücret arasındaki 16.648 TL’lik farkın giderek açıldığını gösterdi. TÜRK-İŞ, bu durumun çalışanlarda derinleşen yoksullaşmanın en net göstergesi olduğuna işaret etti.
Mutfak Enflasyonu Yıllık %45’i Aştı
TÜRK-İŞ’in mutfak harcamaları üzerinden hesapladığı enflasyon da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu:
-
Aylık artış: %4,98
-
Yıllık artış: %45,07
-
Yıllık ortalama artış: %40,27
-
Yılın ilk 11 ayındaki toplam artış: %41,48
Bu veriler, temel gıda fiyatlarının çalışan kesim üzerindeki baskıyı hızla artırdığını gösteriyor.
“Enflasyon Kadar Artış Yeterli Değil” Uyarısı
TÜRK-İŞ, söz konusu çalışmanın bir ücret belirleme raporu olmadığını, ancak hanelerin insanca yaşayabilmesi için ihtiyaç duyduğu gelir seviyesini ortaya koymayı amaçladığını vurguladı.
Konfederasyon, yalnızca enflasyon oranında yapılacak ücret artışlarının mevcut geçim sıkıntısını hafifletmeyeceğini, aksine yoksulluğun kalıcı hale gelmesine yol açacağını belirtti. Açıklamada, dar ve sabit gelirli kesimlerin enflasyonun nedeni değil mağduru olduğu ifade edilerek, ekonomik ve sosyal politikaların gecikmeden devreye alınması çağrısı yapıldı.